Ayet ve Hadislerle Amentü Şerhi

Bir müslümanın ilk görevi dinini doğru bir şekilde öğrenmektir. İman esaslarını, İslâmın şartlarını, Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarını öğrenmek, erkek veya kadın her müslümana farzdır. Hadis-i şerif’te şöyle buyurulmuştur:

“İlim öğrenmek, erkek ve kadın her müslümana farzdır.”    (İbn Mâce; Mukaddime, 17; Beyhaki, Şuabu’l İman, 1663)

Burada (ilim) ile kastedilen hiç şüphesiz ki öncelikle dînî ilimlerdir. İslâm’a göre dîni ihtiyaçlara cevap verecek derecede ilim öğrenmek farz-ı ayndır, yâni her mükellef kadın ve erkeğin asgari olarak bunları öğrenmesi zorunludur. Öncelikle öğrenilmesi gereken ilimler ise itikad (inanç esasları), helal-haram bilgileri, farzlar, vacipler ve sünnetlerdir. Her mümin bunları doğru kaynaklardan öğrenip düzgün bir itikad sahibi olmakla mükelleftir, bunları bilmemek mazeret teşkil etmez. Cehennem azabından kurtulmak isteyen her kişi öncelikle Ehl-i Sünnet âlimlerinin bildirdikleri şekilde düzgün bir itikada sahip olmalıdır.

İşte,  “Âyet ve hadislerle Âmentü Şerhi“ isimli kitap bu düşüncelerle hazırlanmıştır. Kitapta, itikadi ve ameli konulardaki imamlarımız İmam-ı Âzam Ebû Hanife hz.leri ve İmam-ı Mâtüridi başta gelmek üzere;  İmam Rabbani, İmam  Gazali, İmam Birgivi, İmam Semerkandi, İmam Nesefi gibi Ehl-i Sünnet imamlarının ve ayrıca Hz. Mevlâna, Muhammed Nûr’ül Arabi, Ahmed  Ziyaüddin Gümüşhanevi, Bedizüzzaman Said Nursi, H. Şemsi Ergüneş gibi din büyüklerimizin görüşleri esas alınmış,  kişisel görüşlerden özellikle kaçınılmıştır. Ayet-i kerîmelerin yorumlarında ise Ruhu’l Furkan ve Ruhu’l Beyan başta gelmek üzere Beydâvi, Fahreddin Râzi, İbn-i Kesîr, Ebussuud, Elmalılı Hamdi Yazır gibi muteber tefsirlerden istifade edilmiştir. Bu bakımdan, bu kitap Ehl-i Sünnet büyüklerimizin görüşlerinin özetlerinden oluşan bir derleme mahiyetindedir.

Kitabın ilk bölümü olan “İman Risalesi”ni aşağıdaki linkten PDF olarak indirebilirsiniz.

İman Risalesi

 

Âyet ve Hadisler Işığında CİHAD

Allah yolunda (fî sebilillah) cihad, aynen namaz ve oruç gibi çok sayıda âyet-i kerime ve hadis-i şerif  ile farz kılınmış bir ibadettir. Buna rağmen son yüzyıl içinde yazılan ilmihallerde cihad ile ilgili müstakil bir bahis bulmak mümkün değildir. Buna ilaveten, özellikle son dönemde batı dünyasında yürütülen algı operasyonları neticesinde dünya kamuoyunda cihad hakkında son derece olumsuz  bir kanaat oluşturulmaya -maalesef- muvaffak olunmuştur. Böylece cihad, uzak durulması hatta İslam’dan dışlanması gereken bir kavram hâline gelmeye başlamıştır. Oysa cihad, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in buyurduğu gibi, “İslâm’ın zirvesi” olan bir ibadettir. Bu bakımdan, cihad ibadeti hakkında tüm gerçekleri öğrenmek her  müslümanın hem hakkı, hem de vazifesidir.

İşte, bu kitap “Cihad” gerçeğini âyet ve hadislere dayanarak izah etmek için yapılmış bir çalışmadır.

Kitabı PDF olarak aşağıdaki linkten indirebilirsiniz:

Ayet ve Hadisler Işığında Cihad

 

Nûr’dan Parıltılar – Âyetler Hadisler ve Tasavvufi açıklamalar (Birinci Kitab)

“Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz o nûr’a (Kur’ân’a) inanın” (Teğabun suresi, ayet 8)

İşte bu nûr’dan gönüllere yansıyanlar âyet, hadis ve tasavvufi görüşler ışığında okuyucuya aktarılmaya  çalışılmıştır. Kitapta katiyen kişisel görüşlere yer verilmemiş, âyet-i kerîme ve hadis-i şeriflerin tefsirlerinde ehl-i sünnet âlimlerinin, tasavvufi konularda ise Hz. Mevlâna ve İmam Rabbâni gibi büyük velilerin beyanları esas alınmıştır. Kitabın en sonundaki “İstifade edilen eserler“ bölümünde bu değerli zevât’ın isimleri ve eserleri zikredilmektedir. Hiç şüphesiz ki, Kur’ân ve Sünnete sımsıkı yapışıp  ehl-i sünnet büyüklerinin yolundan gidenler kurtuluşa ve ebedi mutluluğa ereceklerdir.

Kitab yedi bölümden oluşmaktadır: Allah’ın rahmeti, Niçin yaratıldık, Allah-u Teâlâ’nın sıfatları, Peygamber Efendimiz hakkında, Evren ve Dünya, Âhiret, Çeşitli konular.

Kitaptan iki bölümü PDF olarak aşağıdaki linklerden indirebilirsiniz.

Geçmiş Peygamberlerden Birinin Kıssası

Peygamber Efendimize Saygı

 

İman Risalesi

İman bir nûrdur, müminin bu dünya hayatında sahip olduğu en kıymetli bir değerdir; ebedî mutluluğun anahtarıdır. İmanını muhâfaza ederek dünya hayatından çıkıp âhirete giden bir müminin, günahlarının cezâsını çektikten sonra alınıp -ebedî kalmak üzere- Cennet’e konulacağı âyet ve hadislerle sâbittir. Onun için imanın değeri altınlarla, pırlantalarla ölçülemez. Ancak, bu çok kıymetli mücevherin içinde bulunduğumuz âhir zaman döneminde elden kaçmasının çok kolay olacağını Resûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Hazretleri şu hadis-i şerifi ile bizlere haber vermiştir:
“Kıyâmet yaklaştıkça, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan çok kimse, akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, gece imanları gider.” (Ebû Dâvûd, Tirmizî)

İşte, bu kadar kıymetli bir değerimizi elden kaçırmamak, korumak için öncelikle doğru bir itikada (Ehl-i Sünnet itikâdına) sahip olmalı, sonra da -haramları helal saymak veya dînî bir hususla alay etmek gibi- imanımızın elden çıkmasına sebep olabilecek söz, davranış ve durumlardan (Elfâz-ı Küfr’den) şiddetle sakınmalıyız. Bu Risâle’de esas itibârıyla işlenen konu budur.

Bu ana konuya ilâveten, “Mezheplere ne gerek var?”, “Kur’ân bize yetmez mi, hadislere niçin bu kadar önem veriliyor?”, “Ben kendim Kur’ân meâli okuyup dinimi öğrenemez miyim?”, “Yahudi, Hristiyan neden Cennet’e giremiyor?”, “İman etmeyenlerin ebedî Cehennem’de kalmaları Allah’ın rahmetine uygun mudur?”, …
ve benzerleri gibi günümüzde sıkça gündeme gelen sorulara da cevaplar verilmeye çalışılmıştır.

Risâle’de katiyen kişisel görüşlere yer verilmemiş, İmam Rabbânî, İmam Gazâlî, İmam Semerkandî, Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevî, Bediüzzaman Said Nursî başta gelmek üzere Ehl-i Sünnet âlimlerinin değerli eserleriyle, Rûhu’l-Furkân, Rûhu’l-Beyân, Hulâsatu’l-Beyân, Beydâvî gibi mûteber tefsirlerden ve ayrıca Buhârî, Müslim, Riyâzü’s-Sâlihîn, Râmuzü’l-Ehâdis gibi hadis kitaplarından istifâde edilmiştir.

 

SAHİH VE MÜTEVÂTİR HADİS-İ ŞERİFLER IŞIĞINDA HAZRET-İ MEHDİ, İSÂ ALEYHİSSELÂM’IN YERYÜZÜNE İNİŞİ, BÜYÜK SAVAŞ (ARMAGEDDON) ve DECCÂL

KİTABIN YAZILMA AMAÇLARI

1- Hz. Mehdi, İsa aleyhisselam’ın yeryüzüne inişi  ve Deccal konularında, sahih ve mütevatir hadislere dayanan doğru bir itikâda sahip olmak

2- İnsanların sahte Mehdilere kapılmalarını önlemek. Bugüne kadar “Mehdiyim!” diye ortaya çıkanlar veya Mehdi olduğunu imâ edenlerin hepsi yalancı ve sahtekârdırlar. İşin gerçeğini bilmeyenleri felakete sürüklemişlerdir. Peygamber Efendimiz s.a.v  gerçek Mehdi ortaya çıkana kadar daha pek çok yalancının bu iddiada bulunacağını  bizlere  haber vermiştir.

3- Gerçek Mehdi’nin alâmetlerini, özelliklerini ve yapacağı işleri iyi bilmek ve çıktığı zaman ona yardım edecek ve ona tâbi olacak şuurda nesiller yetiştirmek. Çünkü o Peygamber Efendimiz’in gerçek bir halifesi olacaktır. Bu bakımdan, Hz Mehdi’ye yardım etmek ve ona tâbi olmak vâciptir.

4- Âhir zamanın en büyük fitnesi olan Deccal’in şerrinden sakınmak. Deccal insanlara doğruları yanlış, yanlışları ise doğru olarak kabul ettirecektir. Onun Cehennem dediği şey esasında Cennet, Cennet dediği ise esasında Cehennemdir. (Bkz: Ramuz-ul Ehadis 2470 no.lu hadis-i şerif) Yani Deccâl’in Cennet dediği yere giren kimse, ona inanmış, oyununa kanmış olduğu için görünüşte Cennet’e, fakat gerçekte Cehennem’e girmiş olacaktır.

Deccal’den  önce çıkacak olan yalancı deccallar ve aynı zamanda deccâliyet’in temsilcisi olan günümüzdeki akımlar da  -insanları küfre sürüklemesi bakımından- en az Deccal  kadar tehlikelidir.  Hadis-i şerif: “Deccal’den önce otuz kadar yalancı deccal çıkar”.  Ancak Deccal’in vasıflarını iyi bilen bir mümin kendini günümüzdeki yalancı deccallerin ve internet ile televizyonlardan devamlı pompalan deccaliyet akımlarının şerlerinden koruyabilecektir.

5- Bu konularda özellikle internette yalan,  yanlış veya uydurmalarla dolu birçok video, yazı, .. vb. vardır. İnsanların bunlara kapılmalarını önlemek.

6- Hazret-i İsa’nın yeryüzüne inişine “hurâfe” diyenlere ayetler ve sahih hadisler ışığına cevap vermek.

7- Son zamanlarda sıkça gündeme gelen  Armagedon (Kıyamet) savaşı hakkında doğru  bilgiler vermek.

8- Bütün dünyayı etkileyecek bu büyük olayların ağırlık merkezi ise Türkiye’nin güney sınırlarından başlayıp Sinâ yarımadasına kadar olan bölgedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin bu olaylara  bigâne kalması düşünülemez, zaten kalamayacaktır da. O bakımdan hadis-i şerifler ışığında işin doğrusunu öğrenmek Türkiye’de yaşayan her müslüman için bir seçenek olmaktan öte, bir zorunluluktur.

9- En önemlisi ise kişinin imanını koruyabilmesidir. Çünkü Peygamber Efendimiz s.a.v şöyle buyurdular: “Yakında fitneler olur. Kişi müslüman sabahlar, akşama kafir olur. Ancak, Allah’ın kendisini ilmi ile ihya ettikleri müstesna“ (Ramuz-ul Ehadis: 299/7 no.lu hadis). Âhir zaman dönemindeki fitneler, karışıklıklar içinde kişi mü’min olarak sabahlayacak, akşama kâfir olacak, yani imanı elden gidecektir.  Böyle kötü bir akıbetten ancak ilim sahipleri yani dinini diyanetini, hakkı hakikatı, fitnelerin aslını bilen kişiler kurtulacak; yoksa birçok kişi yalanlara, yanlışlara, bâtıla kapılıp sürüklenecektir.

İnsanın dünyadaki en büyük amacı sahih bir itikada sahibi olmak ve bunu koruyabilmek olmalıdır. Çünkü dünyadan iman ile çıkabilen kişinin son durağı ebedi saadet yurdu olan Cennet olacaktır. Cennete sadece gerçek imanlıların alınacağı birçok âyet-i kerîme ile sâbittir.