Allah-u Teâlâ hz.leri biz insanları imtihan edeceğini Kur’ân-ı Kerîm’de değişik âyetlerde beyan buyurmaktadır. Bu âyet-i celilelerden biri de şöyledir:

” Her nefs ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihan olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz ve bize döndürüleceksiniz “            (Enbiyâ suresi, âyet 35)

Açıklama:

(Her nefs), yani her hayat sahibi mahluk (ölümü tadacaktır). Er veya geç herkes ölecek ve ölüm acısını tadacaktır.  İlâhi kanun böyledir.

Allah-u Teâlâ ve Tekaddes hazretleri ise ölüm’ün zıddı olan Hayat sıfatının sahibidir. Hayat sıfatı O’ndan bir an bile ayrılmaz.  Onun için Cenâb-ı Hak ezelden ebede her dâim – daima diridir. O’nun diri olmadığı bir an bile yoktur. Başka bir ifade ile, Cenâb-ı Hak için ölüm düşünülemez. Esasen ölüm,  Hak Teâlâ hz.leri tarafından yaratılmıştır:

“ O, ölümü ve hayatı yaratmıştır .. ”          (Mülk suresi, ayet 2)

Bizler halk edilmiş (yaratılmış) varlıklar (mahluk) olduğumuz için ölüm bize gelecektir. Hak Teâlâ hazretleri ise Yaratandır. Ölüm de O’nun tarafından yaratıldığı için O’na ölüm gelmez; yani Hak Teâlâ hz.leri için ölüm yoktur. Cenâb-ı Hak dileseydi ölümü yaratmaz, böylece mahlûkatın hepsi binlerce sene sonsuza dek yaşardı. Firavun, Nemrud gibi kendilerini tanrı ilan eden zâlim, mütekebbir ve   zorbaların tümü şimdi hayatta olsalardı acaba hâlimiz nasıl olurdu? Herhalde dünya yaşanacak bir yer olmaktan çıkar, cehenneme dönerdi..

Demek ki Hak Teâlâ hz.lerinin ölümü yaratmasında çok hikmetler gizlidir. Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem bir hadis-i şeriflerinde: “Kişiye nasihat olarak (ibret almak hususunda)  ölüm yeter“, yine başka bir hadis-i şeriflerinde ise  “Lezzetleri kıran ölümü çokça anın!” buyurmuşlardır.  Bir türlü doymak bilmeyen, lüzumsuz hevâ ve heveslere, havâiliğe, eğlencelere ve Cenâb-ı  Hakk’ın emirlerine karşı gelerek kötülüklere meyleden insan nefsini ölümü hatırlamaktan başka dizginleyecek daha etkili bir şey herhalde yoktur. Dizginlenen nefs ise kişinin âhiretinin kurtulmasına vesile olur çünkü dizginlenmeyen, hiçbir kayıd ve hudut tanımayan nefs sonunda insanı cehenneme sürükle …

Ey insanlar ! (Sizi bir imtihan olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz) yani, bazen hastalık, fakirlik veya çeşitli sıkıntılara uğratırız; bazen de sıhhat gibi, servet gibi dünyevi nimetler veririz, tâ ki sabr ve şükür eder olduğunuz veya olmadığınız ortaya çıkmış olsun. Evet, bu dünya imtihan dünyasıdır ve İlâhi hikmet gereği Cenâb-ı Hakk peygamberler ve evliyâullah başta gelmek üzere en sevdiği kullarını en zor imtihanlara sokar.  Hastalıktan dolayı vücûdu lime lime dökülen Eyyub aleyhisselam’ın,  diri diri parçalanmak üzere aç aslanların önüne atılan Danyal aleyhissselam’ın, önce Nemrud tarafından ateşe atılan, daha sonra ise en sevdiği biricik oğlunu kurban etmesi emr olunan İbrahim aleyhisselam’ın, ağlamaktan gözleri kör olan Yâkub aleyhisselam’ın, özellikle de müşriklerin her türlü ezâ, cefâ, tehdit ve saldırılarına maruz kalıp  “Hiçbir peygambere benim kadar eziyet edilmedi” buyuran Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ve diğer peygamber ve velilerin imtihanlarının ne kadar zor olduğu  ortadadır. Ama onlar önce Allah’ın yardımı, sonra da sabır ve sebatları ile  dünya imtihanını başarıyla vermişlerdir.

(ve) nihayet (bize döndürüleceksiniz). Hakkınızda dünyadaki amellerinize göre muamele yapılacaktır.  İman ve sâlih amel sahibi olanlar, Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına riayet edenler  mükafatlara nâil olacaklardır. Aksine hareket edenler ise cezalara uğrayacaklardır.

Bu âyet-i kerimeden anlaşılmış oluyor ki, bu dünyaya getirilmiş olmamızdaki – ve dolayısıyla ölümün yaratılıp dünyadaki yaşantımıza (bilahare âhirette devam etmek üzere) son verilmesindeki –  sebeplerden birisi de, burada imtihana tâbi tutulup  ona göre (yani kendi yaptığımız işler neticesinde) mükâfata veya cezaya kavuşmak olmaktadır.  Mükâfat yeri Cennet,  ceza yeri ise  Cehennemdir. Âhirette son durak olarak Cennet veya Cehennem vardır. Üçüncü bir yer yoktur..

Cenâb-ı HaKk’dan,  dünya imtihanını başarı ile verip Cenneti ile nimetlendirdiği kullar zümresine bizleri de dahil etmesini niyâz ederiz.  Âmin..

(R. A Eylül 2019)