Kesret (çokluk) ve bununla övünme günümüz dünyasının en belirgin unsurlarından biri olmuştur. Evlerimiz, mobilyalar, biblolar, v.b süs eşyalarıyla; gardroplarımız elbiseler ve hanımların çanta – ayakkablarıyla; buzdolaplarımız yiyecek ve içeceklerle tıka basa doludur. Marketler (çoğu sağlığa zararlı) hazır gıdalarla doludur. Şehirler evlerle, yollar arabalarla doludur. Para, maddi imkanlar ve benzer şeylerle övünme şimdi internet ortamına da taşınarak çok sayıda kişiye iletilmektedir. “Bodrum’da yaptığım yaşgünü partisinin fotoğrafları”, “Filan marka arabam hakkınd”, … ve benzerleri, hatta mahrem kalması gereken aile hayatı hakkında bazı bilgiler artık fotoğraf ve videolarla sosyal medya üzerinden herkesle paylaşılmaktadır. Övünülen şeylerin hepsi de maddiyatla ilgilidir; kalb-i selimi, rızâyı İlâhiyeyi, muhabbetullah’ı, yani kısacası mâneviyatı düşünen kalmamıştır.
Çoklukla oyalanma ve övünmeye Kur’ân-ı Kerim’de Kesret kökünden gelen Tekâsür ismi verilmiştir. Tekâsür sûresi Kur’ân-ı Kerîm’in 102. inci sûresidir. Sekiz âyettir. İsmini birinci âyette geçen Tekâsür kelimesinden almıştır. Cahiliye Arapları para, mal, evlât ve akrabalarının çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de isbat etmek için kabirlere giderler, ölmüş akrabalarının çokluğuyla da övünürlerdi. Sûrede onların bu tavrı tenkid edilmekte ve gerçek üstünlüğün bunlar olmadığı ve âhirette ortaya çıkacağı ifade edilmektedir.
Yaşadığımız dönemde para, mal, maddi imkanlar ve benzerleri ile oyalanma ve övünme giderek yaygınlaştığı için, günümüz insanının Tekâsür suresinden alması gereken önemli dersler olduğu kanaatindeyim.
Bu sure-i şerif tefsir edilirken:
“Kim ilmi olmadan Kur’ân’ı tefsir etmeye çalışırsa, Cehennemde yerini hazırlasın” (Râmuz-ül Ehâdis, No : 5438) ve
“Kur’ânı kendi reyine göre tefsir eden isabet etse bile hata etmiştir” (Camiüs Sağir, 8990)
hadis-i şerifleri gözönüne alınarak kişisel görüşlere katiyyen yer verilmemiş, aksine, yazı ekinde sunulan 15 adet muteber tefsirden istifade edilerek ehl-i sünnet âlimlerinin görüşleri yansıtılmıştır. Bu hususu da önemine binâen belirtmek isterim.