ALLAH-U TEÂLÂ BİZLERDEN RÂZI MI? (Şayet râzı değilse, başımıza gelecekler nelerdir?) Allah-u Teâlâ’nın farz kıldığı namazı büyük çoğunlumuz kılmazken, namazla birlikte İslâm’ın ikinci temel rüknü olan zekâtı yine birçoğumuz vermezken, edeb ve hayâ yoksunu yarı çıplak genç kız ve… Continue Reading →
“ Sonra da o gün, (size verilen her) nimetten mutlaka sorguya çekileceksiniz “ (Tekasur suresi, ayet 8) NELER NİMETTİR (Yani, nelerden sorguya çekileceğiz) Nelerin nimet olduğu Gazze’deki tablo ile gözlerimizin önündedir: Gazze’de olmayıp da bizde olan herşey bizler için nimettir … … Continue Reading →
Eskiden beri İslam düşmanı birtakım müşteşrikler ve dinsizler Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)‘in Hz Âişe’yi çok küçük yaşta nikahladığı şeklinde birtakım iftiralar üreterek akıllarınca insanları ve özellikle de gençleri, İslam’dan ve Peygamber Efendimiz’den soğutmaya çalışmışlardır. Eşcinsellik, transseksüellik, lezbiyenlik, çocuk pornosu,… Continue Reading →
HOCA AHMED YESEVİ KİMDİR ? Orta Asya Türkleri’nin dinî – tasavvufî hayatında geniş tesirler icra eden ve “Pîr-i Türkistan” (Türkistan erenlerinin pîr’i) diye anılan mutasavvıf-velî, Yeseviyye tarikatının kurucusudur. 1093 yılında bugünkü Kazakistan’ın Çimkent şehri-Sayram kasabasında dünyaya geldi. Küçük yaşta önce annesini… Continue Reading →
“ Konstantiniyye (İstanbul) elbette fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir “ (Hadis-i şerif , Müsned) Peygamber Efendimiz, sallallâhu aleyhi ve sellem’in bu müjdesine nâil olmak için müslümanlar dört halife döneminden itibaren Bizans’a … Continue Reading →
Yakın tarihte Mars’a gönderilen uzay aracından çekilen aşağıdaki video’da, Samanyolu Galaksi’mizin Mars yüzeyinden izlenen muhteşem manzarası görülmektedir: https://www.youtube.com/watch?v=agbpEaMZLFI Bizler çocukken büyükannemin Sakarya ilinin Kuzuluk köyündeki evinden yaz geceleri aynı manzarayı görürdük. Çünkü o tarihlerde köylerde elektrik ve dolayısıyla çevreden gelen… Continue Reading →
Nasıl ki bazı (maddi) hastalıklar tedavi edilmediği taktirde insanı ölüme bile götürebilirse, aynı şekilde bazı mânevi hastalıklar da tedavi edilmediği taktirde insanı helâk edebilir. Bu mânevi hastalıklardan biri ise ucb olarak adlandırılan kendini beğenme hastalığıdır. Bu hususta Allah-u Teâlâ Kurân-ı… Continue Reading →
“ En güzel isimler (esmâü’l hüsna) Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin ” (A’raf suresi, ayet 180) Esmâ-i Hüsnâ’nın kelime anlamı Güzel İsimler demektir. Allah-u Teâlâ’nın Kur’ân âyetlerinde ve hadis-i şeriflerde beyan buyurulan Esmâ-i Hüsnâ denilen isimleri… Continue Reading →
Biz müslümanlar yaklaşık bin beşyüz yıldan beri, Türkler olarak ise son beşyüz seneden beri Doğu Akdenizdeyiz. Bugün Türkiyenin Akdenizde 189 000 km2 yani Marmara denizinin yaklaşık 16 katı kadar karasuları vardır. Ege ve Akdeniz’deki kıyılarımızın toplam uzunluğu 4 482 km.dir…. Continue Reading →
Receb ayı Kur’ân-ı Kerim Tevbe suresi 36.ıncı ayetinde belirtilen dört “haram ay” dan biridir. Haram ay denilmesinin sebeplerinden biri, o ay’ın hürmetinden dolayı günahlara ve sevaplara verilen mükafat ve karşılıkların katlanmasıdır. Normal zamanlarda yapılan ibadet ve iyiliklere bir’e on misli… Continue Reading →
Kur’ân-ı Kerîm’de Kıyamet (Mahşer) gününe çeşitli isimler verilmiştir. Bunlardan biri de ayırma, hüküm verme anlamlarına gelen Fasl günüdür: “ İşte bu Fasl (Hak ile bâtılı ayırma, hüküm verme ) günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya topladık “ … Continue Reading →
Kur’ân-ı Kerîm’de geçmiş peygamberlerin hayatlarından ibretlik kıssalar anlatılır. Bunların amacı tarih dersi vermek değildir, yaşanmış bu olaylardan ders ve ibret alıp aynı yanlışlara bizlerin düşmemesi içindir. Şuayb aleyhisselam günümüzden yaklaşık 3800 yıl önce Mısır ile Filistin arasında , Sinâ yarımadasının… Continue Reading →
Bütün düşüncesi, meşguliyeti ve derdi dünyevi hususlar olan, Allah-u Teâlâ’yı hatırına getirmeyen, âhireti de hiç derd etmeyen bir kişi Allah katında makbul bir kul değildir . Böyle bir kişiyi dünyada ve ahirette bitmeyen sıkıntılar beklemektedir. Bu sıkıntıların neler olduğunu bir… Continue Reading →
Din büyükleri demişlerdir ki, Allah-u Teâlâ’nın sevdiği ve râzı olduğu bir kul olabilmek için sabır elbisesi giymek lâzımdır. Başka bir ifade ile sabır makamına erişemeyen, Allah-u zül celâl hazretlerinin rızâsına ulaşamaz. Bu, olmazsa olmaz bir şarttır. Onun için bir kulun… Continue Reading →
“ O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu göstermek ve hidâyet ile furkandan (hak ile bâtılı ayıran hükümlerden) apaçık deliller olmak üzere, Kur’ân onda indirilmiştir. Artık içinizden o aya erişen, onda oruç tutsun. Hasta veya yolculukta bulunan ise, bu durumda… Continue Reading →
Yaşamakta olduğumuz koronavirüs salgını neticesinde, her şey bir tarafa bırakılmış, herkesin ilk düşüncesi kendisini ve ailesini bu tehlikeli virüsten korumak olmuştur. Çünkü bu virüse yakalanan kişilerin ne sıkıntılar çektikleri, bir kısmının da hayatlarını kaybettikleri gözler önündedir. Şu ana kadar dünya… Continue Reading →
Bu dünyada yaşadığımız -ve büyük kısmını da Allah’ı (celle celâluhu) unutarak gafletle geçirdiğimiz- 70-80 yıllık bir hayat acaba Cennet’i ve Cennet’teki sonsuz nimetleri kazanmaya yeter mi? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün şöyle buyurdular: “Az önce Cebrâil yanımdan ayrıldı…. Continue Reading →
“Kulunu (Hz. Muhammed aleyhissalâtü vesselâm’ı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir.” (el-İsrâ, 1) Peygamberlerin birçoğuna Allah cc. katından mucizeler… Continue Reading →
MÜKELLEF NE DEMEKTİR ? ( Mükellef ) kelimesi ( külfet ) kökünden gelir ki, bir şeyi yapmakla yükümlü olan, demektir. Yine (külfet) kökünden gelen ( Teklif ) kelimesi de , bir kimseden yapılmasında belli bir güçlük ve meşakkat bulunan bir… Continue Reading →
Asr sûresi hakkında İmam Şâfi’nin: “Şayet, Kur’ân’dan bundan başka bir sûre nâzil olmasaydı, bu bile yeterdi. İnsanlar bu sûreyi tefekkür etmiş olsalardı onlara kâfi gelirdi“ dediği rivayet olunmaktadır. Ashâb-ı kirâm hazerâtı (Peygamber Efendimiz’in güzide arkadaşları) birbirleriyle karşılaştıkları zaman, selamlaşmadan ve… Continue Reading →
© 2024 Ömer Reha Arıkkan — Powered by WordPress
Theme by Anders Noren — Up ↑